Genel Olarak

Teknolojik gelişmeler ile birlikte hayatımızın büyük bir kısmını kaplayan sosyal medya uygulamaları yoluyla yapılan yazışmaların, kurulan ilişkiler sonucunda ikame edilecek davalarda delil olup olmayacağı konusu oldukça önem arz etmektedir. Özellikle Whatsapp üzerinden yapılan görüntü, ses ve yazışma verileri artık sıklıkla mahkemelerde delil olarak kullanılmaktadır. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, delil ve dava türü ne olursa olsun delillerin hukuka uygun elde edilmiş olması zorunludur. Dolayısıyla hukuka aykırı deliller hükme esas alınamaz ve ispat aracı olarak kullanılmamaktadır. Bu sebeple ispat için davaya sunulan yazışma, görüntü ve ses verilerinin nasıl elde edildiği büyük önem taşımaktadır. Ayrıca Whatsapp gibi sosyal medya mecralarından elde edilen yazışmaların hukuka uygun olup olmadığı da davanın türüne göre değişmektedir. Bu bağlamda ceza davalarında katı bir delil değerlendirmesi yapılırken, hukuk davalarında özellikle boşanma davalarında daha esnek bir değerlendirme yapılmaktadır.

Söz konusu Whatsapp gibi benzeri uygulamalar yoluyla sosyal mecralarda yapılan yazışmalar mahkemelerce delil olarak değerlendirilmektedir, ancak bu hususta dikkat edilmesi gereken konu delilin hukuka uygun olması gerektiğidir. Nitekim Whatsapp yazışmalarının nasıl hukuka uygun elde edinileceği hususunda herhangi bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Yargıtay içtihatları ise; delili sunmak isteyen kişinin, delil olarak sunulmak istenen Whatsapp konuşmasının tarafı olmalı ve yazışma kaydının kendisi tarafından alınmış olmasının gerektiği ve ayrıca bu konuşmanın kişilerin özel hayatının gizliliğini ifşa edecek nitelikte olmamasının gerektiğini belirtilerek hangi konuşmaların hukuka uygun delil olarak kabul edileceği yönünde ölçütleri ortaya koymaktadır. Bu kapsamda WhatsApp yazışmalarının hukuka uygun şekilde elde edilmiş bir delil sayılabilmesi için Yargıtay kararlarında birtakım şartlar belirtilmiştir. Bu şartlar, “delili sunmak isteyen kişi, söz konusu Whatsapp yazışmasının tarafı olmalı ve yazışma bizzat kendisi tarafından kayıt altına alınmalıdır.” şeklindedir. Yani WhatsApp üzerinden yapılan bir yazışmada hesabın sahibi, o yazışmadaki ifadeleri delil olarak kullanabilmektedir. Öte yandan grup halinde yapılan konuşmalarda da o grupta bulunan tüm kişiler yazışmadaki ifadeleri yine delil olarak kullanılabilecektir. Dolayısıyla böyle bir durumda özel hayatın gizliliği ihlal edilmiş olmayacağından, kural olarak hukuka aykırı bir delil elde edilmesi de söz konusu olmayacaktır. Zira bu tür bir yazışmanın hukuka aykırı şekilde elde edilmesi ve kullanılması mümkün olmamakla birlikte, hukuka aykırı şekilde elde halinde ise, Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil edecektir.

Nitekim bu hususta Türk Ceza Kanunu’nun 243. maddesinde yer alan “Bilişim Sistemine Girme” suçunun meydana gelebilmesi için, kişiye ait internet yolu ile kullanılan herhangi bir sosyal mecraya, kişinin rızası olmaksızın girilmesi yeterli olmaktadır. Zira söz konusu madde gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere; sisteme, hukuka aykırı olarak girilmesi yeterli olup, verilerin kullanılmamasının bir önemi yoktur. Zira sisteme, doğal olarak, haksız ve kasten girilmiş olması suçun oluşması için yeterli olmaktadır. Aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl başlıklı 134. maddesinde ise; “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu itibarla Whatsapp kayıtlarının hukuka aykırı şekilde elde edilmesi ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmesi halinde Türk Ceza Kanunu kapsamında cezai sorumluluk meydana gelecektir.

Whatsapp Mesajlarının Delil Olarak Kullanıldığı Davalar

Uygulamada özellikle aile hukuku, iş hukuku ve alacak davalarında ispat aracı olarak kullanılan Whatsapp yazışmaları ancak hukuka uygun şekilde elde edildiğinde delil olarak mahkemeye sunulabilmektedir. Bu konuda taraflar arasında yapılan WhatsApp yazışmalarında, taraflardan birinin diğerine hakaret ve tehdit içeren iddia ve beyanları da yine ceza davalarında mahkemeye delil olarak sunulmaktadır. Özellikle aile hukukunda aldatma iddiasına dayalı boşanma davalarında, eşlerden birinin, üçüncü kişi ile olan Whatsapp yazışmaları, sıklıkla, mahkemede delil olarak kullanılmaktadır. Bu noktada tekrar belirtmek gerekirse taraflardan birinin, diğer tarafın cep telefonuna gizlice ve izin almaksızın girerek elde ettiği mesajlaşmaların, hukuka aykırı delil kapsamında değerlendirilmekte ve mahkeme tarafından dikkate alınmamaktadır. Aynı zamanda örneğin, eşler arasında gerçekleşen bir WhatsApp yazışmasında aldatma halinin itiraf edilmesine dair mesaj kayıtları, diğer eş tarafından delil olarak sunulabilmektedir.

Öte yandan WhatsApp mesajlarında, konuşmanın içeriğine müdahale ederek ekleme ya da çıkartmalar yapılarak veyahut da konuşmanın kasten gerçeğe aykırı şekilde yönlendirilmesi gibi ihtimallerde olabileceğinden çoğu teknolojik ve dijital delillerde olduğu gibi, WhatsApp yazışmaları da genellikle kesin delil olarak değerlendirilmemektedir. Fakat, bu tür deliller, diğer delillerle birlikte göz önünde bulundurularak, destekleyici delil olarak davanın aydınlatılmasına yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından verilen kararlarda da elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıların ancak diğer delillerle desteklendikleri takdirde delil olarak hükme esas alınabileceğine değinilmiştir. (Yargıtay 2. H.D. 25/04/2018 Tarih ve 2016/16661 E.,  2018/5566 K.).

Emsal Yargıtay Kararları

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından, alacak davalarında mail, whatsapp, facebook gibi elektronik ortamlarda yapılan yazışmaların belge ve delil niteliğinde olduğuna ilişkin karar verilmiştir.

T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi  2017/1014 Esas ve 2020/4488 Karar sayılı ilamı;

“Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda sonuca gidilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda; taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı tespiti ile vekalet ücreti hesaplanmıştır. Oysa davalı avukat tarafından davacıya gönderilen mail yazışmasının değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. HMK’nun 199. maddesinde ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” yazılıdır. Bu düzenleme ile mail yazışmaları da belge olarak kabul edilmiştir. O halde, mahkemece mail yazışmaları ve davacı tarafından yapılan ödemeler değerlendirilerek davacının borçlu olup olmadığına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”

T.C. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2021/1003  Esas ve 2022/605 Karar Sayılı İlamı;

“6100 Sayılı HMK’nın 199. maddesinde belge kavramı ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film,görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu halde, davacı yanca delil olarak dayanılan mesajlar 6100 Sayılı HMK’nın 199. maddesi anlamında belge niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. HMK’nın 202. maddesinde de (1)Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenleme getirilerek bu tür belgeler delil başlangıcı olarak kabul edilmiştir (Emsal, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24/11/2021, E: 2021/6703 K: 2021/7141).

Belirtilen yasal düzenleme uyarınca, mahkemece ibraz edilen Whatsapp yazışmalarına ait belgeler, delil başlangıcı kabul edilerek uyuşmazlığa ve ihtilaf konusu olan faturalara yönelik davacı tanıklarının dinlenilmesi sonucunda taraf iddia ve savunmalarına göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın kaldırılmasını gerektirmiştir.”

T.C. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/524 Esas,  2018/5611 Karar Sayılı İlamı;

“Diğer taraftan, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar gerekçesinde, “WhatsApp” programı mesajlaşma dökümüne de dayanılmış ise de; bu döküm davalı işverence, davacı ile … arasındaki yazışmalara ilişkin olduğu iddia edilerek dosyaya sunulmuştur.

Anılan döküme karşı davacı vekilinin, gerçeğe aykırılık itirazı bulunmaktadır. Bu mesajlaşma yazışmalarına nasıl ulaşıldığı ve gerçeğe uygun olup olmadığı yönlerinden hukuka uygunluk denetimi yapılmasına elverişli bir delil ise dosya içeriğinde yoktur. Anılan sebeplerle, eksik araştırma ve incelemeyle hüküm tesisi hatalı görülmüştür.”

T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/15058 Esas Ve 2017/19466 Karar Sayılı İlamı,

“Davacı ve bir grup arkadaşı arasında internet ortamında kurulan grup üzerinde yapılan özel nitelikteki yazışmaların, onların izni dışında davalı şirketin yöneticileri tarafından özel gayret gösterilmek suretiyle öğrenilmesi ve öğrenilen bilgilerin yine ilgililerin izni dışında kullanılması ve bu bilgilere dayanılarak davacının iş akdinin feshedilmesi, fesih nedeni yapılan bilgilerin özel hayatın gizliliğinin ihlal edilerek elde edilmiş olması karşısında hukuka aykırı delile dayanmış olması nedeniyle feshin haklı kabul edilemeyeceği,

Kaldı ki fesih nedeni sayılan ve davacı tarafından yapılan yazışmaların içeriğine göre feshi haklı kılacak ağırlıkta da olmadığı değerlendirilmekle feshin haksız olduğu ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, bilirkişi raporunda davacının hak ettiği alacak miktarlarının İş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkememizce de benimsendiği, bilirkişinin tarafsızlığına ilişkin taraf vekillerince bir iddianın ortaya atılmadığı rapora yapılan eleştirilerin teknik boyutta kaldığı bu yönü ile mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.”

T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi  2018/2785 Esas ve . 2018/21795 Karar sayılı ilamı;

Tüm imza yetkileriniz kaldırılmış olup; şirket adına imzanızı kullanmanız halinde, hukuki ve cezai takibat yapma hakkımız saklıdır.” gerekçesi ile feshedildiğinin bildirildiği görülmüş olup, her ne kadar davacı taraf feshe dayanak yapılan whatsapp konuşmalarının delil olarak kullanılamayacağını belirtmiş ise de; bahsi geçen konuşmaların davacının da aralarında bulunduğu konuşma grubunda geçtiği, grubun başka bir üyesi ve diğer bir çalışan tarafından yetkililere iletildiği anlaşılmış, konuşma içerikleri göz önünde bulundurulduğunda grubun dışında bulunan ve hakkında konuşulan çalışanların, özellikle K1 ve K3, davacı ile aynı ortamda çalışmalarının beklenemeyeceği böylelikle meydana çıkan konuşmaların işyeri ortamında huzursuzluğa ve olumsuzluğa sebebiyet vereceği, bu değerlendirme ile birlikte konuşmaların ele geçirilme biçimi ve dışarıya kapalı olan whatsapp konuşma gurubunda geçmiş olması göz önünde bulundurularak her ne kadar bu konuşmalar haklı sebeple fesih nedeni olmasa bile en azından geçerli sebeple fesih kaynağı olabileceği kanaatine varıldığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”

T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1601 Esas ve  2019/8698 Karar Sayılı İlamı;

“Davacı-karşı davalı kadın, erkeğin güven sarsıcı davranışları vakıasına ilk kez davalı-karşı davacı erkeğin karşı dava dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde dayanmış ve erkeğin davacı-karşı davalı kadının arkadaşına sosyal medyadan mesajlar gönderdiğini belirtmiştir. Davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen güven sarsıcı davranışa konu olan mesaj kayıtları davacı-karşı davalı kadının delil listesi ekinde sunulan ve erkeğin, kadının arkadaşı dışında, başka bir kadınla yaptığı yazışmalardır.

Bölge adliye mahkemesi kararında, erkeğin yazışmaları kabul ettiğinden bahisle, erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de fiili ayrılık döneminde yapıldığı ileri sürülen yazışmaların tarihi belli değildir. Bunun yanında, davalı-karşı davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde üçüncü bir kişi ile yaptığı yazışmaların davacı-karşı davalı kadın tarafından ne şekilde elde edildiği belli olmadığından, hukuka aykırı olan bu delile itibar edilerek davalı-karşı davacı erkeğe kusur yüklenmesi yerinde olmamıştır.”

Av. Begüm GÜREL & Stj. Av. İpek MENGİLLİ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü