1. GENEL OLARAK

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte kriptoloji bilimi kullanılarak dijital ortamda yazılım şeklinde kripto paralar geliştirilmiştir. Kriptoloji, şifreli belgeler bilimi olarak bilinmektedir. Kripto para ise, çeşitli şifreleme yöntemleriyle oluşturulan ve transferi sağlanan, değişim aracı olması amacıyla tasarlanmış dijital bir varlık olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda Kripto para birimleri bir tür dijital, alternatif ve sanal para birimleri olup, ayrıca günümüzde kripto paralara ilişkin ulusal mevzuatta bir düzenleme bulunmamaktadır.

Kripto paralar dijitalleşen dünyada gitgide yaygınlaşan değişim araçları olmakla birlikte bugün itibariyle birçok türü bulunmaktadır. Bunlardan “Bitcoin” ilk kripto para olup bitcoin dışındaki diğer kripto paralar ise, altcoin olarak adlandırılmaktadır. İlk kez 2009 yılında açık kaynaklı yazılım olarak piyasaya sürülen Bitcoin, merkezi olmayan ilk ve en popüler kripto para birimi olarak bilinmektedir. Bitcoin’in piyasaya sürülmesinden günümüze kadar birçok kripto para birimi ortaya çıkmıştır. Ayrıca Kripto paralar, diğer nakdi paraların aksine merkezî bir otoriteye bağlı olmamaktadır. Bu nedenle her bir kripto paranın merkezi olmayan kontrolünü dağınık bir defter gibi işleyen, bir veri tabanı oluşturan ve blockchain adı verilen zincir aracılığıyla çalıştığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda oluşturulan sistem, kimseye kripto parayı oluşturmak için tekel yetkisi vermediği gibi, buna ihtiyaç da duymamaktadır. Dolayısıyla herkes internet üzerinden erişilen bu sisteme dahil olarak para üretme imkânına sahip olabilmektedir.

1.1. Kripto Paraların Hukuki Niteliği

Ülkemizde, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Para Birimi Hakkında Kanunda yetkili makamların paraları basma, tedavülden kaldırma ve piyasaya sürme gibi yetkisi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca kripto parayı konu edinen ilk mevzuat düzenlemesi olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından hazırlanan “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmasına Dair Yönetmelik” 16 Nisan 2021 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Yönetmelik ile kripto paraların hukuki niteliği hakkında bazı düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan yönetmeliğin 3/1.maddesinde “Bu Yönetmeliğin uygulanmasında kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.” şeklinde belirtilmiştir.

Dolayısıyla anılan kanunlarda da belirtildiği üzere, paranın basılması, sürülmesi ve  tedavülden kalkması gibi özelliklerin paraya ait özellikler olarak belirtilmesi ve bunların kripto paralarda bulunamayan özellikler olmasıyla birlikte ayrıca kripto paraların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının çıkardığı yönetmelikle de para olarak nitelendirilemeyeceği açıkça belirtilmiş olmakla kripto paralar hukukumuzda para olarak kabul edilmemektedir. Öte yandan Bankacılık iş ve işlemlerinin bir düzen halinde yürütülmesi ile tüm bankacılık faaliyetlerinin kurallarına uygun bir şekilde yönetilmesini sağlayan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, yaptığı açıklamada kripto paraların bir elektronik para olarak kabul edilemeyeceğini açıkça vurgulamıştır.

Aynı zamanda kripto paraların eşya olma özelliği taşıyıp taşımadığı tartışma konusu olmakla birlikte, hukukumuzda eşya olmanın özellikleri; maddi varlık, sınırlanabilirlik, hukuki hakimiyete elverişlilik, yasaklanmış olmamak ve ekonomik değer taşımak olarak sayılmaktadır. Bunlar arasında en önemlisi ise, maddi bir varlığa sahip olması özelliğidir. Eşyanın maddi varlığı Türk Medeni Kanunun 762. maddesinde “taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir” şeklinde vurgulanmıştır. Dolayısıyla hukukumuzda eşyanın özelliğine dair belli unsurlar belirtilmiş ve eşyanın tanımı tam olarak yapılmamış olsa da hukukumuzda maddi olmayan varlıklar eşya sayılmamaktadır. Bu bağlamda kripto paralara ulaşmak bilgisayar ve bilgisayardaki bir program aracılığıyla mümkün olduğundan eşya olarak kabul edilmemektedir. Zira maddi olmayan varlıkların eşya olarak kabul edilebilmesi için kanunda buna değinilmiş olması gerekmektedir. Ancak kripto paraların eşya olmadığına dair de bir hüküm bulunmamaktadır.

Bir diğer husus ise, taraflar arasında kurulmuş bir sözleşmede kripto paraların bir edim olarak yer alabileceğidir. Nitekim Türk Borçlar Kanunun 26.maddesinde ”Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” şeklinde belirtildiği üzere, taraflar sözleşmelerin sınırlarını ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olmadığı sürece diledikleri gibi belirleyebilmektedirler. Fakat kripto paraların para olup olmadığı konusunda henüz net bir bilgi bulunmaması nedeniyle bir para ödeme edimi olarak kabul edilememekte, sadece sözleşmenin kendisine özgü bir edimi olarak kabul edilebilmektedir. Yani bir kanun maddesi ile sınırlandırılmadan tarafların kendi iradelerine bırakılan sözleşmelerde kripto paralar edim olarak kabul edilebilirler. Dolayısıyla bazı sözleşmeler vardır ki kanun koyucu bu sözleşmelere müdahale etme gereği duymaktadır. Örneğin 4857 sayılı İş Kanunu bunlardan birisi olup, kanunun 32. maddesinde ücretin ödenmesine dair “genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.” ifadesi ile iş sözleşmelerinde ücretin para olarak ödenmesini hüküm altına almıştır. Bu nedenle kripto paraların bir sözleşme içerisinde edim olarak bulunması her durum ve şarta göre ayrı olarak değerlendirilmektedir.

Öte yandan Miras hukukuna bakıldığında değer biçilebilen ve para ile ölçülebilen değerler mirasa dahil edilmektedir. Bu iki durumdan ötürü hukuki olarak kripto paralarında bir ekonomik değeri bulunduğu değerlendirildiğinde miras olarak bırakılması mümkün olarak görünmektedir. Bu noktada belirtmek gerekirse, kripto paraların kişiye özel olması, kişinin açıklamadan varlığından haberdar olunmaması nedeniyle kripto paraların mirasçılar tarafından alınıp kullanılabilmesi için miras bırakanın ölümden önce şifrelerini mirasçılarına teslim etmesi gerekmektedir.

 Ülkemizde günümüz itibariyle kripto para varlıklarına ilişkin yapılmış herhangi bir kanunî düzenleme bulunmamaktadır. Bu bağlamda kripto para üretiminin, alım-satımının ve saklamanın suç kapsamında olmadığı bilinmektedir. Zira, Türk Ceza Kanunun 2. maddesi “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Kaldı ki, hukukun evrensel ve temel bir kabulü olan “kanunsuz suç olmaz” ilkesi gereği de hakkında suç oluşturduğuna dair kanunî bir düzenleme olmayan eylemler hiçbir durum ve koşulda suç olarak nitelendirilemezler. Bu nedenlerle ülkemizde kripto paraya ilişkin yapılabilecek herhangi bir işleme dair ne bir yasak ne de hukukî bir engel bulunmamaktadır.

2. KRİPTO PARALARIN HACZİ

Haciz, borçlunun borcunu ifa etmemesi üzerine alacaklının haciz talebiyle üzerinde haciz işlemi yapılabilecek mallarının üzerinde icra memurunun yapacağı işlemdir. Daha kısa tanımıyla haciz, konusu para alacağı olan kesinleşmiş takipte alacaklının talebi ile borçlunun borcuna yetecek kadar malı ve hakkına cebri icra yolu ile el konulması olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda kripto paraların değeri para ile ölçülebildiğinden haczedilebilecek malvarlığı değerleri arasında olmaktadır. Nitekim İcra İflas Kanunun 82. ve 83. maddelerinde haczi mümkün olmayan mal ve alacaklar belirtilmiştir. Dolayısıyla kripto paralarla ilgili konuda bir düzenleme olmaması ve İcra İflas Kanunun 82. ve 83. maddesinde sayılanlar arasında kripto paraların bulunmaması nedeniyle kripto paraların haczi mümkün olmaktadır.

Öte yandan soğuk cüzdanda saklanan kripto paraların varlığını tespit etmek hukuki açıdan oldukça zordur. Bu durumda borçlunun cüzdanında kripto para olup olmadığını anlamanın yolu mal beyanıdır. Mal beyanı, İcra İflas Kanunun 74. maddesi, “borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, borçlunun hem kendisinde bulunan hem de üçüncü kişide bulunan malvarlığını bildirmesi gerekmektedir. Bu durumda borçlu kendi cüzdanında ya da üçüncü bir kişide bulunan kripto paraları mal beyanıyla bildirmelidir. Zira mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında İcra İflas Kanununun 76. maddesine göre tazyik hapsi uygulanabilecektir. Bu nedenle mal beyanında bulunup mal varlığında kripto para bulunduğunu bildirmeyen borçlunun daha sonra kripto varlığı bulunduğunun öğrenilmesi hâlinde, hakkında İcra İflas Kanunun 338. maddesine göre işlem yapılması söz konusu olacaktır.

İcra takibin açılmasının akabinde ödeme emrine itiraz edilmemesi ya da itirazın bertaraf edilmesi ile kesinleşen dosyanın devamı için alacaklının haciz talebinde bulunması gerekmektedir. Bu durumda hacizde yetkili icra dairesi takibin yapıldığı yer icra dairesi olmaktadır. Fakat haczedilecek mal icra dairesinin yetki alanı dışında ise bu durumda haciz istinabe yolu ile gerçekleştirilmektedir. Nitekim kripto para, para veya eşya olarak kabul edilsin, sanal değerler olduğundan yetkili icra dairesini bu şekilde belirlemek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla kripto paralar resmî bir sicilde tutulmadığı için İcra İflas Kanunu’nun 79. Maddesinin 2. Fıkrasına göre kaydına işletilmek suretiyle haczi de mümkün olmamaktadır. Bu durumda yasal bir düzenleme ile kripto para alacakları için bir icra dairesi yetkili kılınabilir fakat bu konuda yasal düzenleme bulunmadığından alacaklı genel kurallara göre icra dairesi aracılığıyla takip yapabilecektir.

Öte yandan kripto paraların gizli anahtarlarının üçüncü kişilerce bilinmesi mümkün olmamakla birlikte kripto para cüzdanlarından sıcak cüzdan internete bağlı olup çevrimiçi saldırılara maruz kalabilmektedir. Soğuk cüzdanlar ise aksine internete bağlı olmadığından çevrimiçi saldırılara karşı daha güvenlidir. Bu durumda borçlu, İcra İflas Kanunu’nun 80. maddesinin 3. Fıkrası gereğince kilitli yerleri açmaya mecburdur. Ayrıca icra memuru kripto paraların sıcak cüzdanda bulunduğunu biliyorsa borçludan gizli anahtarını girerek cüzdanını açmasını isteyebilmektedir. Ancak kripto paralar sıcak cüzdan tutulmuyor, donanım şeklinde saklanıyorsa bu durumda İcra İflas Kanunu’nun 80. maddesinin 4. fıkrası kapsamında kıymetli şey olarak değerlendirilip icra memuru tarafından bulunduğu yer zorla açtırılıp alınabilmektedir.

Yine İcra İflas Kanunun 88. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesinin muhafaza etmesi gereken şeyler “Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetler ile altın, gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder.” şeklinde belirtilmiştir. Bu durumda, ilgili madde gereği kripto paraların haczi durumunda icra dairesinde muhafazası gerekecektir. Dolayısıyla borçlunun kripto para cüzdanında bulunan kripto paralar için icra dairelerine kripto paralar cüzdanı oluşturulup bu cüzdanda muhafaza edilecektir. Ayrıca donanım cüzdanı şeklindeki kripto paralar ise; İcra İflas Kanunu’nun 88. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere, masrafları alacaklıdan alınarak muhafaza altına alınabilmekte ya da alacaklının muvafakati ile borçlu veya üçüncü kişi yedieminde bırakılabilmektedir.

Bir başka hususta kripto paraların ihtiyati hacze konu olup olmayacağı yönündedir. Kısaca ihtiyati haciz; alacaklının, alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasıdır. İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinin 1. fıkrasına göre, ihtiyati haciz talep edebilmek için alacağın rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu olması gerekmektedir. İlgili kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere Kripto paralar, para ya da eşya kabul edilsin ihtiyati hacizleri mümkün olmaktadır. Zira kripto paraların giderek artan kullanımı ile paraya yaklaşması ve ihtiyati haczin amacı da düşünüldüğünde, kripto paralara ihtiyati haczin uygulanması olanaklıdır.

Son olarak kripto paralara dair haciz uygulaması için öncelikle icra müdürlüğü tarafından, İcra İflas Kanunu 89/1. maddesi uyarınca borçlunun kripto paralarının nezdinde işlem gördüğü aracı kuruma haciz ihbarnamesi gönderilmelidir. Bu şekilde takibin devamının sağlanabilmesi ise, borçlunun mal beyanında bulunurken kripto paralarını da bildirmiş olmasıyla mümkün olmaktadır. Aksi durumda aracı kurumun cevabı, takibin devam edip etmeyeceği hususunda belirleyici olacaktır. Dolayısıyla aracı kurum kendi bünyesinde, borçluya ait olduğunu gördüğü kripto parayı ve miktarını ihbarnameye vereceği cevapta belirtmekle yükümlü olmaktadır. Akabinde aracı kurum tarafından verilen cevapla birlikte borçlunun kripto paralarına, alacaklının alacağına yeter miktarı bakımından haciz konulacaktır. Bu kapsamda icra dairesine ödenecek kripto paranın hangi kur üzerinden ödeneceği ise, hak dengeleri için ihbarnamenin kuruma ulaştığı gün ve zamanın koşullarına göre değerlendirilecektir.

Emsal Mahkeme Kararı

Türkiye de 2021 yılında İstanbul İcra Hukuk Mahkemesi tarafından kripto paraya dair emsal nitelik teşkil edecek bir karar verilmiştir. Bu kapsamda hukukumuzda kripto paraya konulan ilk haciz uygulaması, aynı şekilde borçlunun bankadaki hesabına haciz konulması usulüyle gerçekleştirilmiştir. Hacze konu olayda alacaklı, öncelikle borçlunun Türkiye merkezli bir kripto para borsasındaki hesabına haciz işlemi uygulanmasını müdürlükten talep etmiş ve İcra İflas Kanunun 89/1maddesi gereği borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve haklarının haczi ihbarname göndermek suretiyle kripto para borsası ile, ilgili hesaba bloke koydurmuştur. Akabinde borçlunun haczedilemezdik şikayetini ve mevzuat yokluğundan ihbarnamenin iptali taleplerini inceleme altına alan mahkeme, borçlunun şikayetini reddetmiştir. Emsal niteliğinde verilen İlgili karar;

“Her ne kadar davacı, kripto paraların haczedilmeyeceğini iddia ederek şikayetçi olmuş ise de bu tür paraların da emtia ve menkul kıymetler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bir çeşit dijital döviz veya sanal para olarak kabul edildiği, dolayısıyla haczedilebileceği anlaşıldığından şikâyetin reddine dair karar verilmiştir.” şeklindedir.

Avukat Begüm GÜREL & Stj. Av. İpek MENGİLLİ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü