Tanıklık kısaca davanın tarafları dışındaki kişi veya kişilerin davayla ilgili bir vakıa hakkında dava dışında edinmiş oldukları bilgileri yargılama esnasında mahkemeye bildirmeleridir. Tanık ise davada taraflar arasında çekişmeli olan geçmişte meydana gelmiş olaylar ile ilgili olarak bizzat vakıf olduğu bilgiyi mahkemeye aktaran kişi veya kişilerdir. Bundan sebep tanık delili, mahkemelerde sıklıkla kullandığımız bir delil türü olup birçok davanın aydınlatılması bakımından oldukça önem arz etmektedir. Tanık delili Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda takdiri delil olarak sayılmış ve kanunun 240-265 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun 240. maddesi gerekçesi birinci fıkrasında, kimlerin tanık gösterilebileceği ifade edilmiştir. Buna göre, davanın tarafları dışında ancak üçüncü kişilerin davada tanık olarak gösterilebileceği açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda tanık deliline ancak davanın tarafları başvurabilecekleri için davada tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıa ile dinlenilmesi istenen tanıkların ad ve soyadları ile tebliğe elverişli adreslerini bir liste hâlinde mahkemeye sunmak zorundadır. Bu şekilde oluşturulan listeye tanık listesi denilmektedir. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemeyecekleri gibi ayrıca ikinci bir tanık listesi de verilemez. İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup davanın hâkimi bunu kendiliğinden dikkate almak zorundadır. Bu kapsamda ikinci bir tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin kural, aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kural olmaktadır.
Tanık Gösterme Şekli
Tanık listesi, mahkeme önünde çekişmeli olan hususlar belirlendikten sonra mahkemenin tanık isim ve tebliğe elverişli adreslerini bildirilmesini taraflardan istemesi üzerine verilmektedir. Kural olarak bu liste bir defaya mahsus olmak üzere mahkemeye sunulmaktadır. Dolayısıyla ikinci bir tanık listesi verilmesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesi gereğince yasak sayılmakla birlikte listede tanık olarak gösterilmeyen kişiler mahkemede dinlenilemeyecektir. Fakat bu hususta belirtmek gerekirse her genel kuralda olduğu gibi bu kurala istisna olarak, bazı durumlarda ikinci bir tanık listesi verilmesine imkân tanınmıştır. Bu itibarla re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda, kural olarak ikinci tanık listesi verilebilmektedir. Bu şekilde kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda, hâkim davanın ispatı için gereken bütün delillere re’sen başvurabilmekte ve taraflar da duruşma sona erinceye kadar delil gösterebilmektedir. Aynı zamanda hâkim, taraflar arasında çekişmeli olmayan vakıaları kendiliğinden inceleme konusu yapabilmekte ve tarafların ileri sürmedikleri vakıaları da araştırıp kararını bu vakıalara dayandırabilmektedir.
Öte yandan yine bazı hususlarda da ikinci tanık listesi verilebilmektedir. Bu hallerde taraflar keşif giderlerini ödemezse keşif giderleri devlet hazinesi tarafından ödenmekte ve bu hallerde davayı değiştirme yasağı ile savunmayı genişletme yasağı uygulanmamaktadır. Bu ilke, davayı aydınlatacak bilgi ve belgelerin temininde tarafların yanı sıra hâkimin de yetkili ve görevli olduğu durumlara ilişkindir. Sözgelimi, babalık davası, soy bağının reddi, velayet ve işçinin hizmet tespiti hakkındaki davalar için yeni bir tanık listesi verilmesi mümkündür. Bu tür davalar aynı zamanda kamu düzeni ağırlıklı davalardır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun 240. Maddesinde düzenlenen tanık listesi, belli bir vakıanın ispatı amacıyla mahkemeye sunulmaktadır. Nitekim tanıklarla vakıalar arasındaki ilişki açıklanmak suretiyle tek tanık listesinin verilmesi de mümkündür. Taraflarca düzenlenen ve mahkemeye sunulacak tanık listesi, eğer dava veya cevap dilekçesinin içinde değil de ayrı bir dilekçe şeklinde verilecekse listenin hâkim (onun yokluğunda mahkeme yazı işleri müdürü) tarafından havale edilmiş olması gerekmektedir. Bu şekilde sunulacak olan tanık listesi, mahkemeye sunulduktan sonra hukuki dinlenilme hakkı (HMK m. 27) gereğince mahkeme tarafından usulen karşı tarafa tebliğe çıkarılması gerekmektedir.
Kural olarak, taraflar, hukuk davalarında, kanunda belirtilen sürelerden sonra delil gösterememektedir. Fakat bu kurala istisna olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 145. Maddesinde; “bir delilin ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyor veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme söz konusu delilin sonradan gösterilmesine izin verilebilmektedir.” şeklinde belirtilmiştir. İlgili maddeye göre sonradan delil gösterilmesi için belirli koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir Bu kapsamda, davanın taraflarından biri, sonradan tanık olarak dinletmek istediği kişi hakkında, tanık listesini verdiği tarihte gerçekten bilgi sahibi değilse ve o kişinin zamanında tanık olarak gösterilememesinde kusuru olmadığını inandırıcı biçimde ortaya koyabiliyorsa hâkim bu tanığı dinlemeye karar verebilmektedir.
Tanık listesi verilmesi bir taraf usulü işlemi olmasına ve ıslah ile kural olarak taraf usul işlemlerinin değiştirilmesi ya da genişletilmesi mümkün olmasına rağmen; ıslah ile dahi ikinci tanık listesi verilmesi mümkün olmamaktadır. Hatta karşı tarafın muvafakati ile dahi ikinci tanık listesi verilemeyecektir. Yargıtay da bu yönde kararlar vermektedir. Nitekim öğretideki görüşde ıslahın iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı ve bu kapsamda tarafların ileri sürdükleri veya ileri sürmeyi ihmal ettikleri hususlar ile ilgili olduğunu ve bu nedenle ıslah ile yeni delil ve bu anlamda tanık sunulamayacağını savunmaktadır. Bu görüş, 145. madde hükmünün emredici nitelikte olması nedeni ile süreler geçtikten sonra delil gösterilmesinin mümkün olmadığı, yeni delil sunma imkanının istisnai olarak 145. madde hükmünde tanındığını bu nedenle tarafın koşulları varsa yeni delili ancak HMK 145. Madde hükmü uyarınca sunabileceğini belirtmektedir. Dolayısıyla ağırlıkta olan görüş ikinci tanık listesi ıslah ile sunulamayacağı yönündedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/8166 Esas, 2018/12089 Karar; “…Islah, tek taraflı bir usul işlemi olup, karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Ancak Dairemiz yerleşik kararlarına göre ek dava niteliğinde olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesi uyarınca ıslah dilekçesinin karşı tarafa tebliği gereklidir. Islah ile; vakıalar, dava konusu ve talep sonucu değiştirilebilir. Islah yoluyla tanık listesi verilemez.”
Öte yandan önem arz eden bir başka hususta yetkisiz ya da görevsiz mahkemede dava açıldıktan ve tanık listesi verildikten sonra yetkisizlik veya görevsizlik kararı sonrası dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesinden sonra yetkili ve görevli mahkemede yeni bir tanık listesi verilip verilemeyeceğidir. Zira yetkili veya görevli mahkemede görülmeye devam eden dava ilk davanın devamı niteliğinde olduğu ve mevzuatımızda hukuk yargılaması bakımından yetkisiz mahkemede yapılan gerek taraf gerekse mahkemece yapılan usul işlemlerinin geçersiz olduğu yönünde bir düzenleme bulunmadığı için yetkisiz veya görevsiz mahkemede taraflarca verilen tanık listesinin geçersiz olduğundan söz edilemeyecektir. Bu itibarla taraflarca yetkisiz veya görevsiz mahkemede verilmiş bile olsa usulüne uygun şekilde verilmiş bir tanık listesi olduğu için yetkili veya görevli mahkemelerde verilecek yeni tanık listesi artık ikinci tanık listesi verilme yasağına tabi olacak ve dikkate alınmayacaktır. Bu nedenle yetkisiz veya görevsiz mahkemede tanık listesi verilmesi halinde artık yetkili veya görevli mahkemede ikinci kez tanık listesi verilememektedir.
İkinci Tanık listesi Verme Yasağı Kapsamına Girmeyen Haller
1. Tarafların henüz kendilerine süre verilmeden önce tanık isimleri bildirmeleri
2. Bildirilen tanığın herhangi bir nedenle dinlenilmesinin fiili olarak imkansız hale gelmesi
3. Resen araştırma ilkesinin hakim olduğu haller
4. Sonradan delil göstermenin mümkün olduğu haller (HMK 145)
5. İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi olmayan haller
SONUÇ
Hukuk Muhakemeleri Kanununda kural olarak yargılama esnasında tanık deliline dayanan taraf, tanık listesini ön incelemede duruşmasında kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkemeye sunmalıdır. Zira ön inceleme için taraflara davetiye çıkarılmadan önce dilekçeler teatisi aşaması tamamlandığı için taraflar karşılıklı olarak iddia ve savunmalardan haberdar olmuşlardır. Dolayısı ile bu iddia ve savunmalara karşı tanık bildirebilecek aşamaya gelinmiştir. Ayrıca ön inceleme aşaması öncesinde de tanık listesinin sunulmasında hukuken herhangi bir engel bulunmamaktadır.
İkinci tanık listesi verme yasağı, kamu düzeni ile ilgili olduğu için özellikler taraflarca getirilme ilkesinin hakim olduğu davalarda ıslah veya karşı tarafın açık muvafakati ile dahi bu yasağın aşılmasına imkan bulunmamaktadır. Fakat Hukuk Muhakemeleri Kanunu ilgili maddesi gereğince sadece belli bazı durumlarda tarafların yararı gereği çok istisnai olarak bu yasağın aşıldığı durumlar bulunmaktadır.
Av. Begüm Gürel & Stj. Av. İpek Mengili
KAYNAKÇA
1.http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2020-149-1925
2.https://tanjuerdogan.av.tr/islah-ile-tanik-listesi-verilebilir-mi-islah-yoluyla-dayanilan-yeni-vakialara-iliskin-ikinci-bir-tanik-listesi-sunulabilir-mi/
3.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/213535
4. http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/Dergi/Dergi149/168/
5. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2183778
6. https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6100.pdf