İnfaz, sözlük anlamı olarak “yerine getirme” anlamına gelmektedir. Hukuk terminolojisinde ise infaz; mahkemelerce verilen ve kesinleşen ceza ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca infaz kavramı ülkelere göre geniş ve farklı anlamlarda taşıyabilmektedir. İnfaz; ayrı ve bağımsız bir faaliyet olmakla birlikte, infaz kelimesinden söz edebilmek için ortada mahkemelerce verilen ve kesinleşen karar olması gerekmetedir. Bu yönüylede infaz, hükmün devamı niteliğini taşımaktadır.
Mahkûmiyet hükümleri kesinleşmedikçe; kişinin cezasıda ‘’infaz’’ edilmemektedir. Kesinleşen mahkumiyet kararı yerel mahkeme tarafından kesinleşme şerhi verilerek, infaz savcılığına gönderilir. Bu işlem gecikmeksizin yapılır; çünkü artık bu aşmada ceza zamanaşımı başlamış olmaktadır. Bu şekilde bireylerin cezası kanunla tanımlanan kurallar kapsmında infaz edilmektedir. Cezalar ise hapis ve para cezası olarak ayrılmakta olup, hapis cezalarında şu sınırlara bakılmaktadır;
Kasten işlenen suçlarda hapis cezası 3 yıl veya 3 yıldan daha az, taksirli suçlarda ise hapis cezasının 5 yıl veya 5 yıldan daha az olması halinde; hükümlünün ilam adresine çağrı kağıdı çıkarılır. Bu çağrı kağıdının tebliğden itibaren 10 gün beklenir. 10 gün içerisinde hükümlü ya da avukatı en yakın infaz savcılığına başvurarak mazeretini de belirterek, İnfaz Kanunu 17. maddesine göre erteleme talebinde bulunabilir. Bu talebe de; “erteleme talebi kararı” denilmektedir. Hükümlünün geçerli meşru bir mazereti varsa bu durumda İnfaz Savcılığı teminat mukabilinde 1 yıl, hükümlünün ekstra mazereti olması durumunda ise 1 yıla ek olarak 1 yıl daha erteleme verebilmektedir. (Genel İnfaz Usulü) Kasten işlenen suçlarda verilen hapis cezası 3 yıldan fazla, taksirle işlenen suçlarda verilen hapis cezası 5 yıldan fazla ise; bu durumda infaz savcılığı uyap üzerinden yakalama emri çıkarır. Yakalama emrine göre hükümlü nerede yakalanırsa; yakalandığı yere en yakın olan cezaevine teslim edilir.
Adli para cezalarında ise; hükümlünün ilam adresine para cezası ödeme emri çıkartılmaktadır. Hükümlü bu ödeme emrine istinaden 30 gün içerisinde en yakın savcılık makamına başvurarak, para cezasını ödemesi, para cezasının takside bağlanmış olması halinde ise; tebliğden itibaren 30 gün geçmeden hükümlünün ilk taksidi Maliye Bakanlığının veznesine ödemesi gerekmektedir. Bahse konu ödeme işleminin hükümlü tarafından belirtilen sürede yapılmamış olması halinde ise; İnfaz Savcılığı 30 günün bitiminden itibaren bu para cezasını mahkemenin belirlediği oran üzerinden hapis cezasına çevirir ve bu hapis cezası da 6545 sayılı yasa gereğince hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalışmak tedbirine çevrilir ve durum hükümlüye veya varsa müdafiine yine tebliğ edilir. Hükümlünün söz konusu tebliği aldıktan sonra 10 gün içerisinde Savcılık Makamına başvurması gerekmektedir.
5275 sayılı yasanın 105. maddesi; “Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan kısa süreli hapis cezasının yaptırım seçeneklerinden kamuya yararlı bir işte çalıştırma; hükümlünün, ücretsiz olarak iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere bir kamu kurumunun veya kamu yararına hizmet veren bir özel kuruluşun belirli hizmetlerinde çalıştırılmasıdır. (Ek cümle:14/4/2020-7242/45 md.) Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir.” şeklindedir.
Yine aynı yasanın 106. maddesi; “….Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.
Çocuklar hakkında hükmedilen adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, bu ceza hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.
Hükümlü, hapis yattığı veya kamuya yararlı işte çalıştığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır veya kamuya yararlı işte çalıştırılma sona erer.
Hükümlü, hapis yattığı veya kamuya yararlı işte çalıştığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır veya kamuya yararlı işte çalıştırılma sona erer..”
7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 15.04.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve söz konusu düzenleme ile 16/5/2001 tarihli 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu, 26/9/2004 tarihli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4/12/2004 tarihli 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 13/12/2004 tarihli 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 3/7/2005 tarihli 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, 3/7/2005 tarihli 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu, 21/3/2007 tarihli 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 24/2/1983 tarihli 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 12/4/1991 tarihli 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 6/8/1997 tarihli 4301 sayılı Ceza İnfaz Kurumları İle Tutukevleri İşyurtları Kurumuna İlişkin Bazı Mali Hükümlerin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 2/7/2012 tarihli 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun olmak üzere toplam on bir kanunda değişiklik yapılmıştır.
Bu şekilde çıkarılan yeni infaz yasasının ve bazı yasalar da düzenleme yapılmasının bir takım nedenleri vardır. Öncelikle belirtmek gerekirse; 235 bin kapasitesi bulunan cezaevlerinde halen 257 bini hükümlü, 43 bini tutuklu toplam 300 bin kişi bulunuyor olmasıdır. Bu konuda Adalet Bakanlığı, 2019 yılının cezaevi istatistiklerini henüz yayınlamasa da Adalet Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, 20 Mart itibariyle 65 bini uyuşturucu ticareti, 45 bini hırsızlık, 37 bini terör, 34 bini adam öldürme, 27 bini yağma ve gasp, 4 bini organize suç örgütü kurmak, yönetmek gibi suçları işlediği gerekçesiyle, 89 bin kişi ise diğer suçlardan cezaevlerinde bulunmaktadır. Diğer taraftan ise muhtemel bir virüs salgını bilançosunun etkilerinin en aza indirilmesi için bu kapasitenin azaltılması noktasında görüş birliğine varılmış olmasıdır. Buna istinaden 7242 sayılı kanunun 53. maddesi; “5275 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiş olup,
Geçici Madde: Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere üç kez uzatılabilir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında 95 ve 97 nci madde hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Cezaevlerinin yoğunluğu durumuna bakıldığında yıldan yıla artmakta ve kapasitesininde olduğundan çok daha fazla üzerine çıkmaktadır. Bu noktada öncelikli olarak; yapılması gereken kişiyi suça götüren nedenleri bularak ortadan kaldırmaktır. Ayrıca bu konuda cezanın caydırıcılığı ve hükümlünün ıslah edilmesi açısından infazın çok önemli olduğuda unutulmamalıdır.
Eski TCK’na baktığımızda ½ ve ayda 6 gün indirim söz konusu olmaktaydı. Yani 1 Haziran 2005’den önce 647 sayılı eski infaz yasasına göre hükümlü cezasının yüzde 40 ını cezaevinde geçiriyordu. 1 Haziran 2005’de sayılı yeni infaz kanunu ile oran 2/3 e çıkarıldı. Dolayısıyla %40 cezaevinde yatarken, artık cezasının %60’ını yatmak durumunda kaldı. Diğer önemli husus ise, artık 5 yıl ve 5 yıldan az hapis cezaları ve adli para cezaları 15 bölge kurulan istinaf mahkemelerinde çabucak kesinleşmeye başladı. Yine buna bağlı olarak Yargıtay’da dosyalar hızla karara çıkmaya başlandı ve kesinleşen dosyalarda infaza geçildi.
Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe girişimi neticesine bağlı olarak cezaevlerinin mevcudiyeti büyük oranda arttmıştır. Buna bağlı olarakda 7442 sayılı infaz kanunu yürürlüğe girmiş ve 671 sayılı kanun hükmünde kararnameyle 1 Temmuz 2016’dan önce işlenen suçlarda belli istisna suçlar hariç 2/3 oranı ½ ye indirilmiştir. Aynı zamanda denetim süresi 2 yıl olarak belirlenmiştir. Bu demektir ki, 1 Temmuz 2016’dan önce 4 yıl hapis cezası alan hükümlü ½ şartlı tahliyeden yararlanarak 2 yıla, 2 yılda denetimli serbestlikten yararlanarak cezaevinden çıkma imkanı bulmuş oluyor. Bu durumda 15 Temmuz 2016 tarihi 30 Mart 2020’ye çevrildi. İnfaz kanunu 107. Madde de belirtilen istisna suçlar (kasten adam öldürme) TCK madde 86/1, 86/2, 86/3, 87. neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama ve 87/2 yüzün sürekli değişikliğini oluşturacak nitelikli yaralama suçlarında cezaevi idaresi tarafından iyi halli olduğuna dair idare ve gözlem kurulu raporu düzenlenecek ve infaz kanunu 105/a maddesi gereğince de infaz hükümlüğü denetimli serbestlik kararı ile bu kişiyi serbest bırakacaktır.
Getirilen düzenlemeyle kasten işlenen suçlardan toplam 3 yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar, Taksirli suçlardan toplam 5 yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar, Adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar, doğrudan açık ceza infaz kurumlarında cezalarını infaz edecektir. Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci kez mükerrerler ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hakkında bu değişiklik uygulanmayacaktır.
Hakkında verilmiş olan hürriyeti bağlayıcı cezanın kanunda belirlenen bölümü infaz edilmiş olan hükümlünün, infaz süresince iyi halli olması kaydıyla, mahkûmiyet süresini tamamlamadan cezaevinden salıverilmesi, “koşullu salıverilme” adı verilen infaz hukuku müessesesidir. İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklik ile süreli hapis cezalarının infazında koşullu salıverilme oranı kural olarak 2/3 yerine 1/2 olarak uygulanacaktır. Aşağıda yer verilen istisnai suçlar açısından ise koşullu salıverilme oranı 1/2 yerine 2/3 olarak şu şekilde düzenlenmiştir:
-Kasten öldürme suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
-Mağdurun yüzünün sabit değişikliğine neden olacak şekilde neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan mahkûm olanlar,
-İşkence, neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence ve eziyet suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
-Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan mahkûm olanlar,
-TCK m.102/2 hariç olmak üzere cinsel saldırı, ikinci ve üçüncü fıkraları hariç olmak üzere TCK m. 104’de düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki ve TCK m.105’de düzenlenen cinsel taciz suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar,
-TCK m.102, 103, 104 ve 105’de düzenlenen cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
-TCK m.188’de düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan hapis cezasına mahkûm olan çocuklar,
-Suç işlemek için örgüt kurma, yönetme veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar,
-2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar,
-Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar.
Başkaca yapılan iyileştirmeler ise;
0-6 yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ve yine 70 yaşını bitirmiş veya 65 yaşını bitirmiş hükümlüler açısından da iyileştirme var. Özellikle 0-6 yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlülerde ve 70 yaşını bitirmiş hükümlülerde denetim süresi 2 yıl değil, bunlarda 4 yıl olarak uygulanacak. Konutta infaz usulü; kadın, çocuk ve altmış beş yaşını bitirmiş erkek hükümlüler için bir yıl, yetmiş yaşını bitirmiş hükümlüler için iki yıl, yetmiş beş yaşını bitirmiş hükümlüler için de dört yıl olarak belirlenmiştir.
Çocuk hükümlüler için ise; terör müddetnamesi yapılamaz ve normal müddetname yapılması gerekmektedir. Yine çocuk hükümlülerde ½ şartlı tahliye indiriminin yanında aynı zamanda 15 yaşından küçükken cezaevinde geçirdiği 1 gün-2 gün sayılarak ve mahsup edilerek cezai denetimli serbestlikle serbest bırakılacaktır. (İstisna suçlar hariç) Çocuklarda normal terörde (3713 sayılı) terörle mücadele kanunu kapsamında bir suçtan yatan hükümlülerde ¾ oranı uygulanacak ama çocuklarda 2/3 oranı uygulanacak. Örgüt suçlarında normalde ¾ infaz ediliyordu. Yeni yasa ile örgüt suçlarındaki indirim oranı 2/3 e indirilmiştir. Burada da ayrım yapılacaktır. İlgili mahkemenin kararına bakılacak ve eğer ilgili kararda 3713 sayılı terörle mücadele kanunu uygulanmışsa bunun 17. Maddesi gereği ¾ infaz oranı uygulanacak ama bir örgüt suçu 3713 sayılı TMK uygulanmamış ise; ona 2/3 oranı uygulanacaktır.
Hak Yoksunlukları Müessesesi bakımından Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma müessesesini düzenlemiştir. Değişiklik öncesi, mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun söz konusu olmayacağı; hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında mahkemenin birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebileceği belirtilmiştir. Söz konusu değişiklik ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen kişiye de kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkisi tanınmaktadır.
İstisna suçlarda denetim süresi ise;
Matbu 1 yıldır ve önceden 6 ay açık cezaevinde kalma süresi şartı kaldırılmıştır. Ancak açığa ayrılma hakkını kazanmış olması gerekir ve şartlı tahliyesine 1 yıl kala (istisna suçlarda) 60 Mart 2020’den önce diğer suçları işleyenler için 3 yıl denetimli serbestlik uygulanacaktır. Yine istisna suçlarda denetimli serbestlik süresi 30 Mart 2020’den öncede sonrada 1 yıldır. Sadece 6 ay açık cezaevinde kalma şartı yeni yasa ile birlikte kaldırılmıştır.
Yine istisna suçalar içerisinde uyuşturucu ticareti ve cinsel suçlar açısından uyuşturucu ticareti suçlarında özellikle 28 Haziran 2014’de 6545 sayılı yasamız gelmiştir. 28 Haizran 2014’den önce uyuşturucu ticareti suçunu işleyenler 2/3 oranında infaz uygulanır. 28 Haizran 2014’den sonrası için ¾ infaz oranı uygulanacaktır. Yeni yasada bu açıdan bir değişiklik yapılmıştır.
Cinsel suçlar açısından baktığımızda 28 Haziran 2014’den önce ise 2/3 oranı caridir. 28 Haziran 2014’den sonra ¾ oranı getirilmiştir.Yeni yasada nitelikli cinsel suçlar yani TCK m. 102/2 (Cinsel Saldırı), 103 (Cinsel İstismar Çocuğa Karşı), 104/2 ve 3 mahkumiyeti varsa ¾ değişiklik yapılmamıştır. Ancak cinsel suçlardan 102/1,104/1 ve 105(Cinsel Tacizden)mahkum olmuşsa; 2/3 oranından yararlanacaktır.
Yine en önemli değişiklik mükerrir suçlular hakkında yapılmıştır. Mükerrir ise, 2. kere suç işleyen demektir yani kişi bir suç işledi cezası kesinleşti, cezası kesinleştikten sonra 2. bir suç işlemiş ise; kişi mükerrirdir. 2. suçun infazında infaz kanunu 108’e göre mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmaktadır. Mükerrirlere özgü infaz rejiminde önceden ¾ infaz oranı geçerli idi ancak yeni infaz yasamız ile birlikte bu oran 2/3 ‘e indirilmiştir. Ancak 1 suçu işledi, 2 suçta mükerrir 3. bir suç daha işlendi .2. kez mükerrerliği var ise 2. Kez mükerrir olanlara şartla tahliyenin geri alınması uygulanamayacaktır.
Mükerrirlerde denetim süresine baktığımızda, denetim süresi matbu 1 yıl olarak uygulamaya devam edecektir. Şartlı tahliyede ise çok önemli bir prensip geçerlidir. Bu prensib Lehe kanun prensibidir. Lehe kanun prensibinin dayanağı TCK madde 7/3. fıkra şartla tahliye hariç infaz rejimine ilişkin hükümler derhal uygulanır der. Şartla tahliye hariç dediği için, şartla tahliyede lehe kanun prensibi geçerlidir. Bu ne demektir? Suç tarihindeki infaz kanununa göre hükümlünün bir müddetnamesi yapılır, hükümlü yakalandı, yakalandığı tarihteki geçerli infaz kanununa göre bir müddetnamesi yapılır. Her iki müddetname süresi karşılaştırılır ve hükümlünün lehine olan müddetname uygulanır.
Yeni infaz yasasında yapılan değişiklikle uyuşturucu ticareti ve cinsel istismar suçlarıyla, terör suçlarının 3/4 olan koşullu salıverilme oranları aynen muhafaza edildi. Bu suçların çocuklar tarafından işlenmesi halinde 2/3 olan koşullu salıverilme oranı değişmedi. Denetimli serbestlikten de kişiler 1 yıl yararlanacaklardır. Kasten öldürme, yüzün sürekli değişikliğine sebebiyet veren kasten yaralama suçu, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar ve devlet sırlarına karşı suçlar ile işkence ve eziyet suçları bakımından herhangi bir indirim yapılmamıştır. Ancak bunlar harici diğer tüm suçlarda (Örneğin dolandırıcılık, hırsızlık, kasten mala zarar verme,evrakta sahtecilik) indirim oranı ½’dir.
Kaçakçılık suçlarında malın değerinin azlığı indirim nedeni olarak kabul edilmiş, eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde 1/3 birine kadar indirileceği düzenlenmiştir. Kovuşturma evresi için etkin pişmanlık imkânı getirilmiştir. Kaçakçılık konusu malın değerinin iki katı paranın devlet hazinesine ödenmesi halinde cezada belirli bir oranda indirim yapılacaktır.
Denetimli Serbestlik ise;
Denetimli serbestlik, yasa tarafından belirlenen deneme süresinde, kişinin cezasının sosyal hayat içerisinde infazına olanak sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Suç işleyen kişi sosyal yaşam içerisinde denetimli serbestlik yoluyla gözlemlenmektedir. Denetimli serbestlik yasası, kişinin ailesiyla bağlarını sürdürebilmesi ve dış dünyayayla uyum sağlayabilmesi gerekçesiyle çıkartılmış bir yasadır. Hükümlü cezasını cezaevinde infaz ederken koşullu salıverilmesine belli bir süre kalınca tahliye edilerek dışarda sosyal hayat içerisinde denetim altında tutulmaktadır. 5275 sayılı kanunun geçici 6. madde 30 Mart 2020’den önce işlenen suçlarda ististanın haricindeki suçlarda denetimli serbestlik 3 yıl uygulanmaktaydı. Bazı süreli hapis cezalarına mahkum olanlar da cezalarının 1/2’sini infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanacaktır. Ancak 30 Mart 2020’den sonra işlenen suçlarda istisna dışındaki suçlarda denetim süresi 1 yıl olarak uygulanacaktır. Açık cezaevinde bulunan hükümlü 5275 saylı kanunun geçici 9. Maddesi fıkra coronavirüs nedeniyle 30 Mayıs 2020 tarihine kadar izne gönderilmişlerdir. Evinde geçirdikleri süre infazından sayılacaktır.
Yine geçici 9. Maddesinin 6. Fıkrasında özellikle terör kapsamında,örgüt faaliyeti kapsamında bulunan suçlar hariç kapalı cezaevinde bulunan 10 yıldan az olanlar 1 ayını, 10 yıl ve daha fazla olanlar 3 ayını kapalı cezaevinde geçirdikten sonra ilgili mevzuat gereğince açık cezaevine ve ayrılmalarına 1 yıl veya daha az kalanlar talepleri halinde açık cezaevine gönderilebileceklerdir.
En önemli değişilkliklerden biri de “İnfaz Hakimliği” konusunda yapılmıştır. Önceden yerel mahkeme kararını vermekte ve karar kesinleştiği anda ilamı infaz savcılığına göndermekteydi. Tüm infaza ilişkin kararlar ise; kendi mahkemesinden alınmaktaydı. Ancak yeni yasamızla yani 7242 sayılı yasa ile birlikte artık infaz hakimliklerinin daha da görevleri ve yetkileri genişletilerek kurulmuştur. 4675 sayılı infaz hakimliği kanunu ile amaç infaz hâkimliklerinin kuruluş, görev, çalışma esas ve usullerini düzenlemektir. İnfaz hakimliklerinin görev alanı genişletilecek ve verdikleri kararlara yapılan itirazlar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenecektir.
İnfaz hakimliği kanunu; ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemlere veya bunlarla ilgili faaliyetlere ya da Cumhuriyet Savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara yönelik şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin hâkim veya mahkeme tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsamaktadır. Uzmanlaşmış bir hakimlik olarak görevlendirilecek infaz hakimleri tüm infaza ilişkin işlemlerde karar verecektir. Ayrıca bu kanun 1 Eylül 2020’den sonra tamamen yürürlüğe girmiş olacaktır. İstisna olarak infaz kanunu madde 98 gereği yeni yasa çıkarak bir uyarlama yapılmışsa; bu uyarlama konusundaki karar mutlaka mahkemesinden alınacaktır. İnfaza müteallik tüm işlemlerle ilgili kararlar mutlaka infaz hakimliğinden alınacaktır. Yine infaz ertelemesi için infaz hakimliğine başvurulmaktadır. Önceden erteleme talebini infaz savcısı reddedince nereye başvurulacağına dair yasada hüküm yoktu. Bu yasayla nereye başvurulacağı netleşmiş oldu. Bu sayede artık infaz hakimliğine müracaat edebilicektir.
Ayrıca yine yeni düzenleme ile ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar 30 yılını, müebbet cezası alanlar 24 yılını diğer mahkumlarda cezalarının yarısını geçirdikten sonra tahliye olabileceklerdir.
Sonuç olarak bakıldığında 7242 sayılı kanun ile ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken süreler ve koşulları belirlenmekle birlikte toplam on bir kanunda Yapılan bazı esaslı değişiklik ve düzenleme eleştirilmektedir. Bu konuda tekrar geçmişe bakacak olursak kamuoyunda Rahşan affı olarak bilinen eski Başbakan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’in ‘’Kader Mahkumları’’ için çıkartılmasını istediği ancak kapsamının genişlemesi nedeniyle katillerin, cinsel suçları işleyenlerin, hırsızların yararlandığı şartlı salıverme yasası ile boşalan cezaevleri 15 yıl dolmadan üç katı doluluk oranına ulaşmıştır. 2000’de 49 bine kadar düşen cezaevindeki hükümlü ve tutuklu sayısı, toplam kapasitesi 159 bin 475 olarak belirlenen cezaevlerinde 156 bin 195 olarak saptanmıştır. Bu tablo 2000 yılında afla boşalan cezaevlerinin 15 yıl bile dolmadan 33 kat oranında fazla hükümlü ve tutukluyla dolduğunu göstermiştir. 2000 yılındaki şartla salıverme yasasından sonra da indirim ve erteleme düzenlemelerinin yapılmasına rağmen bu tablonun doğması dikkati çekmektedir. Şartla salıverme yasasından kısa bir süre sonra, Yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005’te düzenlemelerin değişmesinin etkisiyle cezaevlerinde binlerce kişi tahliye olmuştu. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması uygulamasının yürürlüğe girmesiyle de binlerce kişi aynı şekilde cezaevlerinden çıkmıştı. Aftan sonra yine aynı kişiler tarafından tekrarlanan suçların büyük bölümü hırsızlık, ırza geçme gasp, sarkıntılık ve uyuşturucu suçları oluşturmaktadır.
Son olarak şu anda yapılan düzenlemenin sadece panik mevzuatından ibaret olduğu aşikardır. Bu duruma gerekçesi ise cezaevlerinin çok kalabalık olduğudur. Alınan önleme bakıldığında buradaki amacın cezaevlerini boşaltmak ve koronavirüsü nedeniyle bazı tedbirler almak olduğunu görmekteyşz. Kısacası yapılan düzenlemenin ne yazık ki geçmişte yaptığımız hataların tekrarlanması niteliğinde olduğunu ve ileriye yönelik iyileştirme sağlamayacağını görmekteyiz.
Av. Begüm GÜREL (LL.M.) & İpek MENGİLLİ