Sosyal medya yasasının ülkemizde ve dünyada tartışılmaya başlanması üzerine, bireylerin dijital dünya üzerinde de birtakım hak ve borçlarının olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Dijital üzerinde yapılmış olan hiçbir fiilin silinmemesi ve birtakım yollarla depolanabilmesi imkanının bulunması neticesinde, bireylerin bu hususta bir hukuki güvenceye ihtiyaçları olduğuna kanaat getirilmiş ve bu doğrultuda çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan en önemlisi de “unutulma hakkı” üzerine gerçekleştirilmiştir.

Sosyal medya yasası ile son zamanlarda daha sık duymaya başladığımız “unutulma hakkı”, ilk kez 2012 yılında Avrupa Komisyon’unda gündeme gelmiştir. Uzun bir süre üzerinde tartışmalar yapılan bu hak, 2014 yılında Avrupa Adalet Divanı tarafından resmen karara bağlanmıştır. Bu karardan sonra, Avrupa Birliği üye devletleri başta olmak üzere birçok ülke, unutulma hakkını tanımıştır. Ülkemizde ise Yargıtay Genel Hukuk Kurulu, ilk kez 2015 yılında bu hakkın varlığıyla ilgili bir karar vermiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.06.2015 tarihli kararında “unutulma hakkı” terimini kullanarak, Avrupa Adalet Divanı’nın kararına doğrudan atıfta bulunmuş ve unutulma hakkını “üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı” olarak tanımlamıştır. Kararda, geçmişte bir suçtan hüküm giymiş davacının isminin rumuzlanmadan bir ceza hukuku pratik kitabında yer almasının unutulma hakkını ve bunun neticesinde özel hayatının gizliliğini ihlal ettiğine hükmedilmiştir.

Unutulma hakkı, kişinin itibar ve şerefinin korunması amacıyla internet üzerinde yer alan bilgi ve içeriklerin değerlendirilerek yok edilmesi anlamına gelmektedir. Yabancı hukuk kaynaklarında “the right to oblivion” ya da “the right to be forgotten” olarak geçen unutulma hakkı, en açık ve temel anlamıyla; kişinin internet aramaları sonuçlarında adıyla ilgili çıkan haber, fotoğraf, video, bilgi ve belge gibi verilerin artık internet arama sonuçlarında olmasını istememe hakkıdır. Kişinin geçmişte yaşadığı bir olaya ilişkin haber, ses, fotoğraf, görüntü veya video kaydının internet üzerinde yapılan yayınlar vasıtasıyla kamuoyuna yansıması nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesini amaçlamaktadır. Örneğin, unutulma hakkı ileri sürülerek kişi hakkındaki haber içeriği yayından kaldırılabilir.

Unutulma hakkı yalnızca bireylere tanınmış bir hak olmamakla birlikte, kurum ve kuruluşlar da bu haktan faydalanabilmektedir. Bu hakkın varlığı ile birlikte, bireyler ve kurumlar kendileriyle ilgili diledikleri tüm verileri sildirebilir hale gelmeyeceklerdir. Bazı istisnai hallerde, bu veriler silinemez durumda olacaktır. Örneğin, verilerin bilimsel, istatistiksel ya da tarihsel amaçlarla kullanılıyor olma durumlarında; kişiler ve kurumlar “unutulma hakkı” kapsamında verilerin yok edilmesini isteme hakkına sahip değillerdir.

– Kişisel veriler rızaya dayalı olarak yahut bir zorunluluk gereği paylaşılmasına rağmen hukuka ve dürüstlük kuralına uygun bir biçimde işlenmemişse,

– Kişisel veriler belirli, açık, ölçülü ve meşru amaçlarla toplanmamışsa,

– Kişisel veriler meşru amaçlarla toplanmasına rağmen bu amaçlarla bağdaşmayacak şekilde işlenmiş ve kullanılmışsa,

– İşleme faaliyeti yeterli, ilgili ve amaca uygun nitelikte değilse,

– Kişisel veriler doğru ve güncel olarak tutulmuyorsa,

– Kişisel verilerin toplanma veya işlenme amacı için gerekli olan süre aşılmışsa, kişisel verilerin sahibinin söz konusu verilerin saklanmasına rızasının olmaması halinde; kişinin unutulma hakkını talep etme imkanı olduğu kabul edilmektedir.

Kişiler unutulma hakkı kapsamında söz konusu verilerinin arama motoru sonuçlarından kaldırılması ve ilgili sitelerden silinmesi için başvuruda bulunabilirler. İstatiksel ya da tarihsel amaçlarla verilerin kullanılması haricindeki durumlarda; kişinin sildirmek istediği veriler yukarıda saymış olduğumuz şartlardan birini ya da birden fazlasını taşıyorsa, arama sonuçlarında çıkan verilerin silinmesi gerekmektedir. Başvuru sonrası veriler değerlendirilmekte ve uygun görülenler kaldırılmaktadır.

Unutulma hakkının kullanılması için, kanun koyucu başvuru şartı aramıştır. Arama motoru sonuçlarında kendisi hakkında çıkan verilerin silinmesini isteyen kişi, ilk olarak arama motoru şirketine bu talebini iletmelidir. Başvurucunun talebi arama motoru şirketi tarafından incelenerek, ilgili sayfalara yönlendirme ya da erişim kaldırılabilmektedir.

Talep sonrası eğer arama motoru şirketi olumsuz yanıt verdiyse ya da herhangi bir yanıt vermediyse, başvurucu Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na başvuru yapabilmektedir. Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na yapılan başvuru neticesinde, başvurucunun olumlu ya da olumsuz olmak üzere mutlaka bir geri dönüş alması gerektiği, kurum tarafından güvence altına alınmıştır.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na yapılan şikayet başvurusunda, konu ile ilgili detaylar başvurucu tarafından açıkça belirtilmelidir. Başvurudan sağlanan hukuki yarar ve verilerin niteliğinin detaylı olarak kuruma bildirilmesi, kurumun değerlendirme süresini hızlandıracak ve sonuç için oldukça etkili olacaktır.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu, başvuruları değerlendirme aşamasında bazı soru ve kıstaslarla konuyu ele almaktadır. Verilerin öznesinin yetişkin mi yoksa çocuk mu olduğu, verilerde hakaret niteliği bulunup bulunmadığı, verilerin güncelliği, kişi hakkında önyargı oluşturup oluşturmadığı, yayınların “gazetecilik” kapsamında değerlendirilme durumu ve en önemlisi de verilerin kişi hakkında herhangi bir risk oluşturma ihtimalinin varlığı, Kurum tarafından araştırılmakta ve bu doğrultuda bir karar verilmektedir.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda, başvuruya konu olan verilere erişim engeli getirilmesi ya da arama sonuçlarında yer verilmemesine karar verildiği zaman, verilen karar ve kapsamlı içeriği arama motoru şirketlerine bildirilmektedir. Bunun sonucunda, ilgili şirketler verilerin kaldırılması hususunda gerekli çalışmaları yapmak zorundadırlar.  Gereken silme işlemi yapılmadığı takdirde, Kişisel Verilerin Korunması Hukuku kapsamında bir aykırılık ve ihlal oluşacağı açıktır.

Unutulma hakkı kapsamında getirilecek herhangi bir erişim yasağının değerlendirmesi yapılırken, ifade özgürlüğünün varlığı unutulmamalıdır. Aksi halde, bir hakkın kullanımı diğer bir hakkı zedeleyecektir. Konuyla ilgili doktrinsel olarak birçok görüş ayrılığı mevcuttur. Bireysel olarak unutulma hakkının varlığının önemi kadar, ifade özgürlüğü kapsamında kamunun aydınlatılması ve bireylerin birtakım haberlere ulaşabilmesi de oldukça önemlidir. İfade özgürlüğü ihlalinin gerçekleştirilebilmesi, “unutulma hakkı” gerekçesiyle yapılabilmeye oldukça müsaittir. Bu sebeple, yapılacak olan değerlendirmelerin oldukça kritik olduğu ortadadır.  İfade özgürlüğü ve unutulma hakkının birlikte değerlendirilmesi gerektiği ve unutulma hakkının sınırlarını ifade özgürlüğünün belirlemesi gerektiği kanaatindeyiz.

Av. Begüm Gürel (LL.M.) & Stj. Av. Ayşenur Eroğlan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü