Genel Olarak
Boşanma davalarının en önemli delilleri arasında genellikle tanık deliline yer verilmektedir. Bu nedenle davalarda başvurulan delillerin en başında tanık delili bulunmaktadır. Kısaca tanıklık, davaya taraf olmayan bir kimsenin, davanın neticesini etkileyen uyuşmazlık konusu maddi olay hakkındaki dava dışında doğrudan edinmiş oldukları beş duyudan kaynaklanan gözleme dayalı bilgilerini mahkeme huzurunda açıklamasıdır. Bu bağlamda tanık deliline ancak davanın tarafları başvurabilmekte olup mahkeme, tarafların göstermediği kişileri kendiliğinden tanık olarak dinleme yetkisine sahip değildir. Diğer taraftan, tanık dinletilecek hususun çekişmeli maddi olaya dair bulunması ve davanın neticesini etkileyecek nitelikte olması gerekmektedir.
Tanık göstermeye ilişkin usul, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 240. maddesinde “(1) Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir. (2) Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez. (3) Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır” şeklinde belirtilmiştir. Buna ek olarak, Yargıtay’a göre ise, taraflar dava dilekçesi ya da cevap dilekçesi ile vakıalara ve tanık deliline dayanmaları halinde her bir tanığın ayrı ayrı hangi maddi vakıaya tanıklık ettiğini yazılı olarak bildirmeleri durumunda her bir tanığın dayanılan bütün vakıalar hakkında beyanda bulunacağının kabulü gerekmektedir. Bu kapsamda tanık listesi verildikten sonra listenin karşı tarafa tebliği zorunlu olmaktadır. Böylece taraflar dinletilmek istenilen tanıkların kimler olduğunu öğrenmekte ve tanıklığın doğruluğundan şüpheyi gerektiren sebeplerin varlığı durumunda Hukuk Muhakemeleri Kanunun 255. maddesi kapsamında, tanıklara ilişkin itirazlarını bildireceklerdir. Nitekim mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen konu hakkında yeteri derecede bilgi edindiği durumda, diğer tanıkların dinlenilmemesine karar verebilmektedir.
Boşanma davaları çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davaları olmak üzere iki şekilde görülmektedir. Nitekim anlaşmalı boşanma davalarında genel olarak tanık deliline gerek duyulmamakta olup, tarafların iradesi ile birlikte anlaşmalı boşanma protokolüne göre karar verilmektedir. Buna karşın çekişmeli boşanma davalarında tanık deliline dayanılmaktadır. Zira anlaşmalı boşanma davası gibi çekişmeli boşanma davasında taraf iradelerine gerek duyulmamaktadır. Nitekim çekişmeli boşanma davasına konu olan birçok farklı olgu, tanık beyanı ile ispat edilmektedir. Bu nedenle tanık beyanı, boşanma davalarında ileri sürülen olguların ispatı noktasında taraflar için oldukça önem arz etmektedir. Ayrıca tanık beyanı, tanık açısından da önemli bir sorumluluktur. Zira dinlenecek olan tanık, adaletin yerine gelmesi için davaya dair bilgi ve görgülerini mahkemeye aynen ifade etme görevini yerine getirmelidir.
Boşanma davasında tanık beyanına yer verilmesi için, delil dilekçesi süresi içerisinde tanık listesinin usule uygun olarak mahkemeye sunulması yeterli olmaktadır. Zira tanık listesinde gösterilmeyen kişiler daha sonra tanık olarak dinletilemeyecektir. Buna ek olarak tanık listesi verildikten sonra, ikinci bir tanık listesi sunulmamaktadır. Bu bağlamada mahkeme tarafından davanın niteliğine ve yargılama boyunca elde edilmiş olan verilerin durumuna göre tanıkların bir kısmının dinlenilmemesine karar verilebilmektedir. Öte yandan kanunda belirlenen istisnai haller dışında tanıklık yapmak yasal bir zorunluluk olmaktadır. Başka bir ifadeyle boşanma davasında davacı ya da davalı tarafından tanık olarak bildirilen ve mahkeme tarafından çağrılan kişinin mutlaka mahkeme huzurunda tanıklık görevini yerine getirmesi gerekmektedir. Diğer türlü kanunda yazılan yaptırımlarla karşılaşacaktır. Bu kapsamda boşanma davalarında tanık olabilecek kimseler birinci dereceden akrabalar olsa dahi tanıklık yapabilmektedir. Bunun yanında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda tanıklıktan çekinme nedenleri de düzenlenmiştir. Bunlardan boşanma davalarında en sık karşılaşılanı kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinmedir. Ayrıca bu hak herkese tanınmamakla birlikte tanıklıktan çekinebilecek kimseler Hukuk Muhakemeleri Kanunun 248. maddesinde; kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu, İki taraftan birinin nişanlısı, evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi, taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar, üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları, koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk şeklinde belirtilen kimseler tanıklıktan çekinebilmektedir.
Dolayısıyla bu kimselerin çekinme haklarını kullanmayarak tanıklık yapmalarında bir sakınca bulunmaktadır. Yani boşanma davalarında yakın akrabalar da tanıklık yapabilmektedir. Bu noktada yakın akraba olan tanığın görgüye dayalı ve tutarlı bir beyanda bulunması oldukça önemlidir. Bu şekilde davaya dair beyanda bulunacak tanıklar mahkemede yemin ettirilerek dinlenmektedir. Bu hususta yemin metni kanunla belirlenmiştir. Buna karşın on beş yaşından küçükler ve yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar ise, yeminsiz dinlenmektedir. Ayrıca yalan yere ya da menfaat temin ederek tanıklık etmek suç olmakla birlikte bu kişiler hakkında mahkeme veyahut taraflar suç duyurusunda bulunabilmektedir. Öte yandan duruşmada dinlenen tanık beyanlarına karşı itiraz edilebilmektedir. Bahse konu itiraz duruşmada olabileceği gibi duruşmanın akabinde yazılı olarak bildirilmek üzere mahkemeden sürede istenebilmektedir. Bununla birlikte tüm tanıklar dinlendikten sonra tanıklara karşı beyanında bulunulmak istenirse de yine duruşmada beyan edilmesi mümkündür. Yine tanık beyanlarına karşı itirazları ve beyanları ileri sürmek için taraflar süre isterse, genel itibariyle iki haftalık süre içerisinde ya da mahkeme hakimi tarafından verilen ara kararda belirtilen süreye kadar tanık beyanlarına karşı itirazlar hazırlanarak sunulmaktadır. Son olarak, boşanma davasında beyanları alınacak tanıkların dikkat etmesi gereken en önemli husus, yalnızca gördükleri ve bildikleri konular hakkında beyanda bulunarak tanıklık yapmalarıdır. Dolaysıyla tanık beyanında net olarak bilmediği ve görmediği konular hakkında beyanda bulunursa bu beyanın hakimin hükmüne etkisi olmayacaktır.
Av. Begüm GÜREL (LL.M) & Stj. Av. İpek MENGİLLİ