Türk Borçlar Kanunu 506’ncı maddesindeki;
“Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” düzenlemesiyle birlikte
Avukatlık Kanunu 34’üncü maddesinde;
“Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” hükmü mevcuttur.
Her iki düzenlemeye göre avukatlar gerek Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan vekil sıfatına göre sadakat ve özenle yükümlü kılınmış gerekse de avukatlara Avukatlık Kanunu uyarınca özel bir mükellefiyet yüklenmiştir.
Avukatın azli Avukatlık Kanunu 174’üncü maddenin 2’nci fıkrasında düzenlenmiştir:
“Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.”
Şayet avukatın kusuru yahut ihmali varsa azil haklı olarak nitelendirilip avukata herhangi bir vekalet ücreti ödenmesi gerekmeyecektir.
Ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihadı gereği “haklı azil halinde yalnızca azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir.” (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2015/16127 E., 2016/12844 K.)
Yargıtay’ın haklı azil sebebi olarak gördüğü bir kararında avukatların duruşmaya mazeretsiz katılmamış olması sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sürecin uzamasına sebebiyet vermelerinden ötürü azli haklı olarak nitelendirilmiş ve vekilin ücret talep etme hakkı olmadığına karar vermiştir.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2013/8337 E., ve 2013/16906 K. ve 20.06.2013 tarihli ilamında;
“Davacı avukatların iki kişi olmalarına rağmen bir çok duruşmaya mazeret bildirerek katılmadıkları, 28.9.2006 tarihinde mazeretsiz olarak takip edilmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına neden oldukları dosyanın bu sebeple uzamasına sebep oldukları ayrıca ilk bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek ilk belirlenen daha az değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettikleri gözetildiğinde , davacıların bu eylemlerinin almış oldukları işte,B.K.nun 390(mülga) maddesi gereği gerekli özeni göstermedikleri ve kusurlu olduklarını göstermektedir. Bu durumda davalılar, davacı avukatları haklı olarak azlettiklerinin kabulü gerekir.
Haklı azil sebebiyle davacı avukatlar Avukatlık Kanunun 174/2 maddesi gereği vekalet ücreti isteyemez” diye belirtilmiştir.
Dolayısıyla vekilin özen yükümlüğünü ihmal etmesi durumunda azil haklı olarak nitelendirilecek ve şayet olayda kesinleşen yahut sonuçlanan bir durum yoksa vekil vekalet ücreti talep edemeyecektir.
Haksız azil durumunda tayin edilecek ücret neye göre belirlenecektir?
Avukatlık Kanunu 164’üncü maddesinin ilk fıkrası:
– “Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.”
Ancak taraflar arasında bir avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu yahut taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı takdirde;
Avukatlık Kanunu 164’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası uygulama alanı bulacaktır:
– “Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”
Dolayısıyla değeri para ile ölçülebilen bir davada şayet bir ücret kararlaştırılmamış ise ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirleniyorken, değeri para ile ölçülemeyen bir davada ise şayet bir ücret kararlaştırılmamış ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanacaktır.
Hangi vakitteki avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanacaktır?
Avukatlık Kanunu 168’inci maddesinin 3. fıkrası gereği;
– “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır” diyerek belirtilmiştir.
Tarafların aralarında yazılı bir sözleşme yoksa değeri para ile ölçülebilen bir davada haksız azil sonucu belirlenecek nisbi vekalet ücretinin %10’u ile %20 arasındaki oranın hangi esaslara dayandığının gerekçelendirilmesi gerektiğine dair Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2015/36818 E., 2017/512 K. Numaralı ve 24.01.2017 tarihli ilamında %10 oranının aşılmasının hangi sebeplere dayandığı açıklanmalıdır şeklinde ifade edilmiştir.
VEKALET VEKİLİN AZLİ VE TAYİN EDİLECEK AVUKATLIK ÜCRETİ
Aynı ilamda;
– Dava vekalet ücreti alacağına ilişkin olup, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümü açısından ücret sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi uygulanmaktadır. 164/4. maddesinde “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir” şeklinde ifade edilerek mevzuata paralel hüküm verilmiştir.
Av. Begüm GÜREL
Muhammed Karslı
Hukuk Fakültesi Öğrencisi