Çocukların cinsel istismarı TCK madde 103’te düzenlenmektedir. Madde103 “Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Cinsel istismar; çocuğun bir başkasının cinsel eylemlerine hedef olmasıdır. Çocuk, bu kişiden korktuğu için onun isteklerine boyun eğer. Cinsel istismar, güçlü olan tacizcinin çocuğu öpmesi, okşaması, cinsel ilişkiye zorlaması olabildiği gibi tacizcinin vücuduna, cinsel organına çocuğun dokunması için çocuğu zorlaması da olabilir.
Çocuklar henüz fiziksel, psikolojik gelişimlerini tamamlayamamış durumda oldukları için tehlikeye çok açık durumdadırlar. Her ne kadar ebeveynleri tarafından korunmaları gerekse de ne yazık ki bazı istismar durumları tam da koruması gereken kişiler tarafından meydana getirilmektedir. Bu gibi sebepler cinsel istismarın önlenmesini daha da zorlaştırmaktadır. Bu da günümüzde bu suçun maalesef artış göstermesine neden olmaktadır. Artış eğilimi yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada bu şekilde bir gerçekleşmektedir.
Peki Veriler Ne Durumda?
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılında paylaştığı rapora göre, 2-17 yaşları arasındaki 1 milyara yakın çocuk 2019 yılında fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddete maruz bırakılmıştır. World Vision’ın verilerine göre ise her yıl dünyada 1 milyar 700 milyon çocuğun istismara uğradığı rapor edilmiştir.
Dünyada 20 yaşın altındaki 10 genç kızdan 1’i cinsel ilişkiye girmeye zorlanıyor. 15 ila 19 yaşlarındaki 15 milyon genç kızın cinsel ilişkiye zorlandığı belirtiliyor. 10 çocuktan 6’sı ebeveynleri tarafından fiziksel olarak cezalandırılıyor. Çocukların yüzde 10’u fiziksel cezalardan yasal olarak korunamıyor.
Tespit edilen insan kaçakçılığı faaliyetlerinde yüzde 28 oranında çocuk mağdur oluyor. Dünya genelinde 50 milyona yakın çocuk yaşadığı yerden göç ediyor ya da zorla yerinden ediliyor.
Her yıl 15 yaşının altındaki 41 bin çocuk ev içi cinayet sonucu hayatını kaybediyor.
Yetişkinlerin dörtte biri çocukken istismara uğradığını bildiriyor. 5 kadından 1’i ve 13 erkekten 1’i çocukken istismara uğradığını açıklıyor.
Öte yandan, Avrupa Polis Teşkilatı’nın (Europol) Genel Müdürü Catherine De Bolle şubat ayında yaptığı açıklamada, salgın döneminde internet üzerinden çocuk istismarının endişe verici bir şekilde arttığını, çocuk istismarı vakalarının bazı ülkelerde 3 katına kadar çıktığını söyledi.
The Economist’in 2019 yılında 60 ülkeyi kapsayan çocukların güvenliğine yönelik bir araştırması bulunuyor. Araştırmada; çevre, yasal işleyiş, hükümetin kapasitesi, özel sektörün, sivil toplumun ve medyanın konuya bakışı üzerinden ülkeler puanlandırılıyor.
Araştırmaya göre çocukların en güvenli olduğu ülke 83.9 oranla İngiltere, en az güvenli olduğu ülke ise yüzde 26,4 ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti’dir.
Tüm bu verilere bakıldığında durumun halihazırda görünenden daha da korkunç olduğu ortadadır. Bu veriler de incelendiğinde çocukların cinsel istismarının azaltılamadığı ortadadır. Hatta azaltılamaması bir yana vakaların daha da artıyor olması; devlet müdahalelerinin zayıf olmasına bağlanabilecektir.
Türkiye’deki Durum
Türkiye, yüzde 56,7 ile The Economist’in yapmış olduğu listenin 18. sırasında yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 verilerine göre Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı; son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı, 250 bin çocuk istismara uğradı. TÜİK’in 2019 verilerine göre suç mağduru olarak gelen 206 bin 498 çocuğun yüzde 15,2’si cinsel istismar kurbanıydı. Ancak resmi veriler artık paylaşılmıyor.
Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı adli istatistiklere göre Türkiye’de 2019’da “Cinsel dokunulmazlığa karşı suç” kapsamında 49 bin 57 dava açıldı. Bunların 22 bin 689’unu çocuklara yönelik cinsel istismar suçları oluşturdu. Yine Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, 2012’de çocuğun cinsel istismarı davalarındaki suç sayısı 17 bin 589 iken, 2019’da bu sayı 22 bin 689’a çıktı.
Bakanlığın 2019 Adalet İstatistikleri’ne göre, TCK’da belirlenen suçlarla ilgili olarak yıl içinde açılan davalardaki suç sayısı 2 milyon 751 bin 451 iken, bu listede 526 bin 517 suç sayısı ile vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar (TCK 86-93) ilk 3 sırada yer aldı.
Dönemin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise 2020 yılında yaptığı açıklamada, “Çocukların cinsel istismarı” suçundan halen cezaevlerinde 12 bin 942 hükümlü ve 2 bin 550 tutuklunun bulunduğunu belirtmişti.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu’nun 2018 raporuna göre ise 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Aynı rapora göre, 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti.
Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği’nin, “Rakamlarla Çocuk Cinsel İstismarı” raporunda, istismara uğrayan çocuk sayısının 2014 yılına göre 2017 yılında yüzde 67,9 arttığı görüldü. Ancak artık resmi veriler paylaşılmamaktadır.
Adalet Bakanlığı’nın konuyla ilgili yayımladığı en son verilere göre, 2011-2018 yılları arasında cinsel taciz suçundan açılan davalar incelendiğinde 2011 yılında 12 bin 729 olan suç sayısının, 2013 yılında 15 bin 394’e kadar çıktığı görüldü. Bu oran, 2017 yılında 11 bin 632’ye kadar gerilese de 2018 yılında 2017 yılına göre yüzde 24’lük bir artışla 14 bin 429’a ulaştı. Bakanlık verilerine göre, 2018’de TCK uyarınca karara bağlanan cinsel istismar davalarındaki toplam suç sayısı 2 milyon 440 bin 451 olarak belirtildi.
Cinsel İstismarın Artmasının Sebepleri Nelerdir?
Yalnızca Türkiye özelinde değil genel bir değerlendirme yapıldığında cinsel istismarın ilk nedeni sevgisizlik olarak gösterilebilecektir. Cinsel tacize uğrayan çocukların çoğunluğu içe kapanık, sessiz, kendi halinde çocuklardır. Bu çocuklar ailede ihmal edilen, yeterinde ilgi, sevgi ya da şefkat görmeyen, yalnız büyüyen çocuklardır. Tacizci kendisine kurban seçerken özellikle bu tip çocukları tercih eder. Bu tip çocukları tercih etmesinin sebebi söz konusu eylemin ortaya çıkma ihtimalidir. Tacizci; istismar ettiği çocuğu tacizi hiç kimseye anlatmaması gerektiği konusunda ikna eder, çocuk direnirse tehdit eder. Ama çoğunlukla bu durumdaki bir çocuk direnç göstermez. Yaşadığı duygunun ayıp olduğunu kendisi de hissettiğinden tacizi saklar.
Economist araştırmasında, Türkiye’de çocuk istismarına karşı medyanın, kamunun ve sivil toplumun önemli bir desteği olduğu belirtiliyor. Öte yandan istismara karşı ulusal bir eğitimin olmaması ve resmi verilerin paylaşılmaması eksiklik olarak görülüyor.
Araştırmadan da anlaşılacağı üzere bu tür vakalar toplumda ve medyada ses getirerek yoğun tepki toplasa da en temelde eğitimsizlik sorunu çözülemediğinden ne yazık ki vakalarda herhangi bir düşüş yaşanmamaktadır. Bu eğitim, yalnızca okulda verilen eğitim olarak görülmemelidir. Eğitim her şeyden önce ailede başlamaktadır. Ailenin çocuğunu duygusal bir olgunluğa ulaştıracak şekilde eğitmesi çok önemlidir. Bilinçli ve iyi yetiştirilmiş bir çocuk kendisine bir istismar yönelimi olduğunda hemen farkında olup tepki gösterebileceği gibi başkalarının cinsel, bedensel ve duygusal dokunulmazlığına olan saygısı nedeniyle de istismar hareketlerinde bulunmaktan kaçınabilecektir.
Araştırmadaki son sebep ise resmi verilerin paylaşılmaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkili merciler tarafından tutulan ve son olarak kamuoyuyla paylaşılan resmi veriler gerek bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi gerekse de bu makamların şeffaf davranması bakımından oldukça önemlidir. Daha önce de belirttiğimiz üzere bu konuya dair resmi veriler artık paylaşılmamaktadır. Bu haliyle haberlerden veya sosyal medyadan cinsel istismar vakalarında ne gibi bir artış olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Gerekli önlemlerin alınması adına bu verilerin kamuoyuyla paylaşılması büyük önem taşımaktadır. Nitekim böylelikle sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin de önüne geçilmiş olacak; yargı mekanizmasının görevi olan yargılamak, aklamak gibi eylemler halk tarafından bilinçsizse yapılmayacaktır.
Bugünün çocuklarının yarının toplumu oluşturduğu da göz önüne alınırsa çocuklara bedenen yahut psikolojik olarak zarar verecek her türlü eylemin önüne geçilmesi için derhal önlemler alınmalı ve uygulamaya konmalıdır. En önemlisi de çocukların korunmaya muhtaç olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Av. Begüm GÜREL & Fatma ÖZTÜRK